Duygudurum Bozuklukları

Duygudurum bozuklukları yüzyıllardır tanımlanmasına karşın, yakın döneme dek halk sağlığı önceliği olarak ele alınmadı. Dünya Sağlık Örgütü depresyonu, küresel en acil sağlık sorunları listesinde üst sıralarda değerlendirir. Yaşam boyu yaygınlık kadınlarda daha yüksek olup, her beş kadından biri ve her on erkekten biri yaşamının bir döneminde depresif bozukluk geçirir. Depresif dönemlerin mani veya hipomaniyle dönüşümlü izlendiği durumlar bipolar bozukluk başlığı altında toplanır.

Major Depresif Bozukluk ve Bipolar Bozukluk

Major depresif bozukluk tek ya da yineleyici ataklarla seyreder. Hastaların üçte birinde ataklar yaşam boyu yineler ve aralarda kalıntı belirtiler sürebilir. Bipolar bozukluk en az bir hipomani, mani veya karma dönemle tanımlanır. Karma tabloda depresif ve manik belirtiler birlikte görülür. Klinik gözlemler, maninin erkeklerde; depresyon ve karma dönemlerin kadınlarda daha sık olabildiğine işaret eder.

Eşik Altı Bozukluklar: Distimi ve Siklotimi

Distimi (süreğen hafif depresyon) üzerine majör ataklar binebilir. Siklotimi ise hafif hipomanik ve depresif dalgalanmaların yıllara yayıldığı, çoğu zaman bipolar spektruma zemin hazırlayan bir örüntüdür. Bu tablolar kişilerarası sorunları ve kişilik örüntülerini olumsuz etkileyebilir; yanlışlıkla “borderline kişilik bozukluğu” tanısı konmasına zemin hazırlayabilir.

Tarihsel Arka Plan: Melankoli ve Mani

Eski Yunan ve Roma hekimleri duygudurum bozukluklarının terminolojisini şekillendirmiştir. Hipokrat melankoliyi iştahsızlık, ümitsizlik, uykusuzluk ve huzursuzlukla tanımlar. Galen, melankoliyi korku, hayattan memnun olmama ve insanlardan nefret etme hâliyle ilişkilendirir. Bu gözlemler modern sınıflamaların kavramsal atasıdır.

Çağdaş Kuramsal Modeller

Saldırganlığın içe yönelmesi modeli, depresyonu içsel çatışmalarla açıklar. Nesne kaybı yaklaşımı, erken bağlanma kırılmalarının ve erişkindeki ayrılık/kayıpların duygu durum üzerindeki etkisini vurgular. Kendilik değerinin kaybı modeli, egonun erişilemeyen ideallerle çatışmasını merkeze alır. Bilişsel model (Beck), kişinin kendisi, dünya ve geleceğe ilişkin olumsuz şemalarının depresyonu sürdürdüğünü savunur ve bilişsel terapilerin temelini oluşturur. Öğrenilmiş çaresizlik modeli, kontrol edilemeyen yaşantıların pasiflik ve umutsuzluğu pekiştirdiğini gösterir.

Nedenler ve Risk Etkenleri

Kalıtım: İki uçlu bozukluk ve yineleyen depresyonda genetik yatkınlık güçlüdür.
Gelişimsel yatkınlık: Duygusal yoksunluklar ve erken nesne kayıpları başlangıcı erkene çekebilir, atak ciddiyetini artırabilir.
Yaşam olayları: Kayıplar, kişilerarası çatışmalar ve uykusuzluk tetikleyici olabilir.
Cinsiyet: Depresyon kadınlarda yaklaşık iki kat daha sık görülür; hormonal dalgalanmalar ve biyolojik farklılıklar rol oynayabilir.
Yaş: Tek uçlu depresyon sıklıkla 30–35 yaşta başlar; ileri yaşta izolasyon ve tıbbi hastalıklar riski yükseltir. Bipolar bozukluk genellikle 20 yaş civarında başlar.

Klinik Özellikler: Depresyon ve Bipolar Spektrum

Depresyon; çökkün duygu durum, ilgi-istek kaybı, enerji azalması, suçluluk/değersizlik düşünceleri, uyku/iştah değişiklikleri ve intihar düşüncelerini içerebilir.
Bipolar bozukluk; manide taşkınlık, azalan uyku gereksinimi, hızlanmış düşünce, dürtüsellik ve riskli davranışlarla; hipomanide daha hafif ama işlevselliği etkileyebilen belirtilerle seyreder. Karma dönem eşzamanlı ajitasyon ve çökkünlük barındırabilir.

Tanı ve Değerlendirme

Tanı, ayrıntılı psikiyatrik öykü, aile öyküsü, ruhsal durum muayenesi ve gerektiğinde ölçekler/laboratuvar incelemeleriyle konur. Tıbbi eş tanılar (tiroid hastalıkları, anemi, vitamin eksiklikleri, uyku bozuklukları, nörolojik durumlar) dışlanmalıdır. İntihar riski her değerlendirmede sistematik biçimde ele alınmalıdır.

Tedavi Yaklaşımı

Psikoterapi: Bilişsel davranışçı terapi (BDT), kişilerarası terapi (IPT), duygu düzenleme odaklı yaklaşımlar ve çift/ailesel müdahaleler etkilidir.
Farmakoterapi: Antidepresanlar, duygudurum düzenleyiciler (lityum, valproat vb.) ve atak tipine göre antipsikotikler planlanabilir. Tedavi bireyselleştirilmeli, yan etki profilleri ve eş tanılar göz önünde bulundurulmalıdır.
Yaşam tarzı düzenlemeleri: Uyku hijyeni, düzenli fiziksel aktivite, madde/kafein kısıtlaması, ışık maruziyeti ve sosyal ritmin dengelenmesi nüks riskini azaltır.
Nüks önleme: Uzun dönemli izlem, ilaç uyumu, tetikleyicilerin tanınması ve erken uyarı belirtilerine yönelik aksiyon planı tedavinin temelidir.

Sık Sorulanlar

Depresyon erkeklerde daha mı tehlikeli? Yaygınlık kadınlarda yüksek olsa da intihar nedeniyle kayıp erkeklerde daha fazladır.
Bipolar bozukluk ne kadar yaygın? Klasik oran %1 olarak verilse de geniş spektrum yaklaşımı toplumsal düzeyde daha yüksek oranlara işaret edebilir.
Erken tanı neden önemli? Tedaviye erken başlamak işlev kaybını ve komplikasyonları belirgin biçimde azaltır.

Ne Zaman Yardım Almalı?

İki haftadan uzun süren çökkünlük, ilgi kaybı, işlevsellikte düşüş, belirgin uyku/iştah değişikliği, yoğun ajitasyon, taşkınlık dönemleri veya intihar düşünceleri varsa profesyonel destek gerekir. Kadıköy Suadiye’de Uzm. Dr. Turan Çetin, kapsamlı değerlendirme ve kişiye özel tedavi planlamasıyla yardımcı olabilir.