Depresyonun Bedensel Yüzü ve Fiziksel Hastalıklarla İlişkisi

Depresif bozukluklarda görülen vejetatif belirtiler (uyku, iştah, enerji, libidoda değişim) çoğu zaman hipotalamo-hipofizer eksen ve otonom sinir sistemi dengesindeki bozulmayı yansıtır. Bu biyolojik değişimler çarpıntı, terleme, baş ağrısı, bağırsak alışkanlığında değişim, yaygın ağrı gibi fiziksel yakınmalara zemin hazırlar. Bazı hastalarda bedensel duyumlar sanrısal içeriklere eşlik edebilir; örneğin “organlarım çürüyor” biçiminde somatik içerikli inançlar görülebilir.


“Psödodepresyon” Riski: Her Hüzün Depresyon Değildir

Fiziksel hastalıkların yol açtığı belirtiler, tabloyu depresyona benzetebilir. Bu nedenle depresyon tanısı dışlayıcı bir değerlendirme ile doğrulanmalıdır. Psödodepresyonu düşündüren başlıklar:

  • Fiziksel hastalığa bağlı işlev kaybı: Örneğin ileri KOAH, kalp yetmezliği veya kanser nedeniyle enerji kaybı.
  • İştahsızlık ve kilo kaybı: Enfeksiyon, endokrin hastalıklar ya da ilaç yan etkileri kaynaklı olabilir.
  • Hastane yatışının etkisi: Yatış, izolasyon ve ağrı moral bozukluğunu artırabilir.
  • Ağrı-sıkıntı döngüsü: Kronik ağrı depresif afekti taklit eder veya tetikler.
  • İlaç yan etkileri: Bazı antihipertansifler, hormonlar veya sedatiflerin duygudurum üzerine etkisi olabilir.

Klinik ipucu: Duygudurumdaki çökkünlükle zevk almada belirgin azalma, suçluluk/ değersizlik düşünceleri, intihar düşünceleri gibi bilişsel çekirdek belirtiler birlikteyse, primer depresif bozukluk olasılığı artar.


Depresyonun Bedensel Sunumları

Depresyon, ruhsal ana belirtilere ek olarak şu fiziksel yakınmalarla başvurabilir:

  • Genelleşmiş ağrılar ve baş ağrısı (özellikle gerilim tipi)
  • Çarpıntı, terleme, nefes darlığı hissi (otonom aktivite artışı)
  • Mide-bağırsak yakınmaları (hazımsızlık, kabızlık/ishal)
  • Uyku bozuklukları (erken uyanma, non-restoratif uyku)
  • İştah ve kilo değişiklikleri
  • Cinsel işlev bozuklukları

Bu yakınmalar hastayı önce dahiliye, kardiyoloji, nöroloji gibi birimlere yönlendirebilir. Çoklu branş ziyaretleri ve tekrarlayan “temiz” tetkikler, altında yatan depresif bozukluğu akla getirmelidir.


Hangi Fiziksel Hastalıklar Depresyonla Yakından İlişkili?

Depresif belirtiler, bazı tıbbi durumların parçası olabilir veya bu hastalıkların seyri sırasında ortaya çıkabilir:

  • Endokrin: Hipotiroidi/hipertiroidi, Cushing sendromu, diyabet
  • Nörolojik: Multipl skleroz, Parkinson hastalığı, inme, beyin tümörleri
  • Romatolojik/İmmün: Romatoid artrit, lupus
  • Enfeksiyöz: Viral enfeksiyonlar (uzamış yorgunluk ve anergi)
  • İlaç/ madde ilişkili: Doğum kontrol preparatları, bazı antihipertansifler, kortikosteroidler; alkol/sedatif yoksunluğu

Klinik yaklaşım: Yeni başlayan depresif belirtilerde TSH, B12, D vitamini, tam kan sayımı, glukoz, böbrek-karaciğer fonksiyonları gibi taramalar; eşlik eden bulguya göre EEG/BT/MR gibi tetkikler düşünülebilir.


Yaşlılarda “Sessiz Depresyon”: Neden Zor Tanınır?

Geriatrik popülasyonda depresyon çoğu zaman anksiyete, halsizlik, unutkanlık, iştah azalması ve kilo kaybı ile maskelenir. Kişi “üzgün” olduğunu inkâr edebilir, yakınmaları bedenselleştirir. Sıvı-besin alımında azalma görülebilir. Ayrıca polifarmasi ve tıbbi eş tanılar tabloyu karmaşıklaştırır. Bu nedenle yaşlılarda düzenli tarama ve aileden fonksiyonel öykü almak kritik önemdedir.


Tanısal Tuzak: Direnç Geliştiyse Altta Ne Var?

Daha önce antidepresan tedaviye iyi yanıt veren bir hastada ani tedavi direnci gelişirse ya da olağan dışı kilo kaybı, gece terlemesi, açıklanamayan ağrılar eşlik ediyorsa altta yatan malignite dâhil yeni tıbbi durumlar dışlanmalıdır. Aynı şekilde antidepresan kesilmesi veya ilaç etkileşimleri de tabloyu değiştirebilir.


Ayırıcı Tanı İçin Pratik Yol Haritası

  • Zamanlama: Bedensel hastalık mı önce, duygudurum mu?
  • Çekirdek belirtiler: Anhedoni, değersizlik, suçluluk, intihar düşüncesi var mı?
  • Somatik yük: Ağrı-yorgunluk bedensel hastalıkla açıklanıyor mu?
  • İlaçlar/ maddeler: Yeni başlayan ilaç, doz değişikliği, yoksunluk?
  • Eş tanılar: Kaygı bozuklukları, uyku bozuklukları, ağrı sendromları.

Kırmızı bayraklar: Hızlı kilo kaybı, gece terlemesi, yeni nörolojik bulgu, 65 yaş üstünde ilk atak, tedavi direnci, bilişsel gerileme. Bu durumlarda kapsamlı tıbbi değerlendirme ertelenmemelidir.


Tedavi: Bütüncül ve Kişiye Özel

  • Biyopsikososyal plan: Tıbbi eş tanılar aktif biçimde yönetilmeli; psikiyatrik tedavi bu planla entegre edilmelidir.
  • Farmakoterapi: Eşlik eden hastalıklara uygun antidepresan seçimi (ilaç etkileşimleri, QT uzaması, sedasyon, kilo etkileri düşünülerek).
  • Psikoterapi: Bilişsel-davranışçı terapi (ağrı-yorgunlukla baş etme, felaketleştirme düşüncelerini yeniden yapılandırma), kişilerarası terapi.
  • Yaşam tarzı düzenlemeleri: Uyku hijyeni, temkinli ve düzenli fiziksel aktivite, kafein/alkol kısıtlaması, antiinflamatuvar beslenme ilkeleri, kronik ağrı için fizyoterapi.
  • Takip: Yaşlı ve çoklu hastalığı olanlarda daha sık izlem; tedaviye yanıt ve ilaç yan etkileri yakın değerlendirilmeli.

Sık Sorulan Üç Soru

“Ağrılarım psikolojik olabilir mi?” Evet; depresyonda ağrı yollarının duyarlılığı artar. “Psikolojik” demek gerçek değil anlamına gelmez; ağrı gerçektir ve tedavi gerektirir.
“Tüm tetkiklerim temiz; hâlâ yorgunum.” Bu, depresyonun bedensel yüzü olabilir. Ruhsal tedavi başlandığında enerji ve işlevsellik çoğu kez toparlar.
“Antidepresanlar fiziksel hastalığımı kötüleştirir mi?” Uygun ajan ve doz seçildiğinde genellikle hayır. Ancak kardiyak, nörolojik ve geriatri hastalarında seçim ve izlem kişiye özel yapılmalıdır.


Depresyon ve fiziksel hastalıklar sıklıkla iç içe seyreder; tanıyı zorlaştıran da budur. Dikkatli bir öykü, hedefe yönelik tetkikler ve bütüncül bir tedavi planıyla iki yönlü etkileşimi yönetmek mümkündür. Kadıköy Suadiye’de Uzm. Dr. Turan Çetin, depresyonun bedensel ve ruhsal boyutlarını birlikte ele alan kişiye özel değerlendirme ve tedavi programları uygulamaktadır.